1980’lerde İtalyan yapımı korku filmleri, Avrupa ulusundan çıkan düzinelerce son derece eğlenceli korku filmiyle beraber dünya sahnesinde bugün olduğundan çok daha büyük bir varlığa sahipti. Dario Argento ve Lucio Fulci gibi yönetmenlerin gerçeküstü filmleri gelecekte oldukça etkili olacaktı, ancak İtalya’nın başka yerlerinde, tercihen ormanda geçen yamyam filmleri olmak üzere farklı bir alt tür bu döneme damgasını vurmuştu.
Ormanda geçen yamyam türündeki filmlerinin neden artık var olmadığını anlamak zor olmasa da, farklı ırkların ve kültürlerin tasvirlerini içeren potansiyel talihsiz sonuçlar çoktur. Bu film türünün en tepesinde yer alan film tartışmasız olarak 1980 yılında vizyona giren ve Ruggero Deodato tarafından yönetilen Cannibal Holocaust.
Cannibal Holocaust Neden Bu Kadar Tartışmalı Bir Filmdi?

Cannibal Holocaust’un sansürsüz vahşeti ve cinsel şiddeti, filmin düzinelerce ülkede çeşitli noktalarda yasaklanmasıyla birlikte, defalarca düzenleme kurullarının öfkesini topladı. Aynı zamanda Birleşik Krallık’ın kötü şöhretli yasaklı film listesinin bir parçasıydı ve filmin (neredeyse) tamamen kesilmemiş bir versiyonunun BBFC tarafından kabul edilip onay alması 2011 yılına kadar sürdü.
Filmin ilk sinema gösterimi sırasında Fransa’daki bir dergi makalesi ekranda gösterilen insan ölümlerinin birçoğunun gerçek olduğunu öne sürdü ve Cannibal Holocaust’un yönetmenini suçladı. Bu elbette yanlıştı, ancak kanıtlanmadan önce yönetmen Deodato cinayetle suçlandı. Neyse ki söz konusu aktörler iddiaları çürütmek için mahkeme salonuna çağrıldı ve yönetmen Deodato mahkemeye bazı şok edici film etkilerini nasıl başardığını da açıkladı. Kısacası tarihin en vahşi filmerinden birisi uzunca bir süre çoğu ülkede tartışma konusu oldu ve en sonunda çeşitli davalarla uğraşmak zorunda kaldı.