Uyarı: Aşağıdaki makale agorafobi ve şiddet tasvirleri içermektedir.

Agorafobik filmler, en iyi ihtimalle izleyicilerini, kahramanlarının yaşadığı dış dünya korkusunu yaşatmaya, kapalı bir alana olan takıntıdan ve bu rahatlık bölgesinin kontrolleri dışındaki dış güçler tarafından tehlikeye atılmasından kaynaklanabilecek korkuyu gösterir.

Agorafobi Ne Demek?

Agorafobi, bir tür kaygı bozukluğudur. Agorafobisi olan bir kişi, bildiği veya güvenli olduğunu düşündüğü ortamlardan ayrılmaktan korkar. Agorafobili kişiler, şiddetli vakalarda evini tek güvenli ortam olarak görür; günlerce, aylarca hatta yıllarca evlerinden çıkmaktan kaçınabilirler. Kelimenin anlamını öğrendiğimize göre filmlere bir göz atalım.


The Invisible Man (2020)

Klasik bilimkurgu romanı the Invisible Man’in son filminde Elisabeth Moss, ortağı Adrian Griffin’in pençelerinden kaçtıktan sonra evinden ayrılmaktan korkan bir kadın olan Cecilia Kass olarak rolünü sergiler. Ana karakterin paranoyası, Griffin’in ona işkence etmek, gaz yakmak ve hatta cinayetle suçlamak için görünmezlik teknolojisini kullandığını öğrendiğinde gerçeğe dönüşür.

Agorafobik bir karakter, görünmez kötünün mükemmel bir karşılığıdır. Gölgelerde gizlenen görünmeyen bir düşmanın korkusu hem korku türü hem de birçok fobileri tetikler.

The Falling (2014)

Florence Pugh’un harika performansını gösterdiği The Falling’de, 1960 yılları sırasında gizemli bir bayılma hastalığı olan kız öğrenci Abbie olarak rol alıyor. Aynı zamanda film, en iyi arkadaşı Lydia, doğaüstü eğilimli kardeşi ve agorafobik kuaför annesi de dahil olmak üzere karışık ilişkileri konu alır.

The Last Days (2013)

Bu İspanyol gerilim filmi korkudan çok bilimkurguya dayanıyor, ancak benzersiz öncü tarafı ve güncel olaylarla bağlantısı onu yeterince korkutucu kılıyor. The Last Days, hastaların odalarından dışarı çıkmaya zorlandıklarında ölümcül şok yaşamalarına neden olan bir akut agorafobi salgını sonrasını anlatıyor.

The Lodgers (2017)

Lodgers, günlerini eski aile mülklerinde manastırda geçiren bir çift kardeşi konu alan bir film. Uğursuz, hayaletimsi bir varlık (İlk kiracılar), İkizlere bir dizi kural koymaya zorlar, bu da onları gün geçtikçe eve bağlar. 92 dakika süren bu yapım hayranların gözünde oldukça tempolu.

The Wolf Hour (2019)

Bu filmlerden bazıları agorafobiyi uç noktasından ele alır, ama bu filmde öyle değil. Ana karkaterimiz New York’taki dairesinde kapalıyken zaman geçtikçe gerçeklik kavramını kaybeder. Algılanan tehdidinin görünmeyen doğası ve oluşturduğu kaotik gerçek filmi ateşli bir seviyeye çıkarmayı başarıyor. Rotten Tomatoes’da %50’lik bir payla taraflar kutuplaşmış durumda, ancak içselliği ve Watts’ın abartısız performansı sayesinde, gerçekten agorafobi yaşayanlar için özellikle ilişkilendirilebilir bir yapım olabilir.

SONRAKİ:

NETFLİX’TE İZLEYEBİLECEĞİNİZ 10 AKSİYON FİLMİ