Uyarı: Bu makale Matrix: Resurrections hakkında spoiler içermektedir.
The Matrix Resurrections için yapılan kritik ve izleyici incelemeleri oldukça bölücüydü, çünkü bazıları devam filminin çok dağınık ve orijinalin büyüsünden yoksun meta bir film olduğuna inanıyor. Öte yandan film doğuştan gelen anlatıya büyük bir duygu ve derinlik katan bir romantizme odaklanmış olması nedeniyle övüldü.
Matrix Resurrections, hiç şüphesiz 1999’daki The Matrix ile karşılaştırılamaz çünkü hiçbir şey filmin konseptinin o andaki yaratıcılığını ve siberpunk alt kültürünün estetik bir bütünlüğünü sağlamlaştırmasını taklit edemez. Ne kadar umut verici olursa olsun her Matrix devam filmi, bi öncekinden farklı parametreler içerdiği için temelinde değerlendirilmesini garanti eden orijinaline kıyasla sönük kaldı. The Matrix Resurrections’ın hikaye anlatımı dolambaçlı ve kusurlu olsa da, film serinin temel mirasına sadık kalıyor ve ana karakterlerinin seçimlerine biraz daha anlam katıyor.
Resurrections, Ana Devam Matrix Filminde Yapılan Hataları Düzeltiyor
Devrimler, seçim, fedakarlık, savaş ve ‘Bir’ olmanın gerçekten ne anlama geldiği temalarıyla ilgilenen oldukça yoğun bir devam filmi olsa da, Trinity’nin ölümünün belirsiz doğası karakterin hayranları için oldukça şok ediciydi. Devrimler, ana karakterlerini öldürmeye yönelik cesur bir kararla sona erdi ve ardında tonlarca cevapsız soru bıraktı. Neo ve Trinity’yi geçmişte olduğu kadar bugünü de haklı çıkaracak şekilde geri getirmek kolay bir iş değil ve bu, devam filminin büyük bir zarafetle başardığı bir şey.
Filmin kusurlu ve orijinalinden kesinlikle daha alt seviyede bir yapım olmasına rağmen Matrix Resurrections, birçok nedenden dolayı serinin en değerli devamı. Resurrections sadece kendi mirasını dikkatle incelemeye yetecek kadar cesur olmakla kalmıyor, aynı zamanda doğuştan gelen gerçek bir şeyi ortaya çıkarmak için meta katmanlarını soymayı da başarıyor gibi gözüküyor.