Akış hizmeti savaşları Netflix’in aboneleri etkilemek için artık lisanslı materyallere güvenemeyeceğini zorunlu kılıyor. Neyse ki Netflix, kendi orijinal filmlerini ve dizilerini uzun süredir geliştiriyor. Bu yeni eğlence pazarına uyum sağlama yeteneği, yoğun rekabetin ortasında bile hizmetin hala en çok tanınan markalardan birisi olmasını sağlamıştır. Ancak Netflix, Disney+ veya HBO Max gibi önceden var olan popüler hizmetlerin ilerisinde olma avantajına sahip değildir. Yani platform sürekli olarak yeni içerik oluşturmak zorunda.

Orijinal filmlerinin çoğu cansız kalitede olsa bile Netflix hala hüküm süren akış hizmeti kralıdır. Aslında platformun başarısının bir kısmı, kaliteden bağımsız olarak mümkün olduğunca fazla içerik üretme stratejisine bağlanabilir. Netflix’in filmlerinin kalitesinde yaşanan bu genel düşüşün nedeni neredeyse her hafta gelen yeni yapımlar yüzünden olabilir.

Sonuç olarak izleyiciler hizmete göz atarken geçmişte olduğundan çok daha fazla ‘Netflix orijinal’ etiketi görüyor. Bunun nedeni, Netflix’in üçüncü taraf lisanslı yapımları önermekten çok kendi markalı içeriğinin reklamını bilinçli olarak yapmasıdır. COVID-19 pandemisi film ve dizi prodüksiyonunu en azından geçici olarak azaltıyor gibi görünse de Netflix her hafta en az bir yeni film yayınlayarak kaybedilen zamanı telafi ediyor, aslında bu şirketin büyümesini yavaşlatma belirtisi göstermediğini kanıtlayan iddialı bir plan. Ayrıca platfrom TUDUM adında kendi pazarlama etkinliğini de yarattı. Tüm bunlar hem mevcut aboneleri korumayı hem de yenilerini getirmeyi amaçlayan planlamalardan sadece birazıydı.

Netflix Bir Çok Kötü Film Yapıyor

Basit ve açıkça söylemek gerekirse Netflix’in vasat içeriği, dikkate değer içeriklerinden daha ağır basar. Platform’un kelimenin tam anlamıyla yılın her haftası bir film yayınlama konusundaki iddialı planını takip ediyor olması, yapımlardaki kaliteyi giderek azaltmış durumda. Netflix’in bu yılda yaptığı ve yapacağı en büyük işlerden birkaçı Army of the Dead ve yakında çıkacak olan Red Notice gibi yüksek bütçeli projelerdir. Arada böyle kaliteli ve yüksek bütçeli yapımların gelmesi platformun destekleyici ayakları gibi gözükebilir.

Netflix, Filmlerinin “İyi” Olup Olmadığını Neden Umursamıyor

Potansiyel olarak kötü bir filme sinema bileti almanın hem tüketici hem de stüdyo için finansal bir risk olduğu günlerden çok uzaktayız. Düşük kalitede içerik, insanların Netflix aboneliğinden çıkmaları için yeterli değildir, bu nedenle düşük kalite bir gişe performansına dayanan büyük sinema filmlerine göre daha az etkilidir.

Bu model, Netflix’in neden artık filmleri haftalık olarak yayınladığını açıklıyor; bolluğu kaliteye tercih etmenin klasik bir örneği. Aynı zamanda hizmette aşırı doygunluk olduğu anlamına geliyor ancak bu kesinlikle abonelerin ödemeye devam etme istekliliğini veya Netflix’in hızlı dağıtım stratejilerini etkilemeyecektir. Bu sadece ana ekranda görünen en yeni filmin hayal kırıklığı yaratan bir biçimi olarak kalmaya devam edecek.