Duffer Brothers’ın Stranger Things’i kısa bir sürede popülerlik yakaladı ve Netflix klasikleri kategorisine yerleşmeyi başardı, ancak bazı durumlarda sadık izleyiciler bile gösterinin kendi başarısının kurbanı olup olmadığını sorguluyor. Netflix’in şimdiye kadarki en popüler 4. dizisi olan Stranger Things toplamda yarım milyardan fazla izlendi, sevimli karakterler, mükemmel oyunculuk ve güzel sinematografi kombinasyonuyla izleyicileri büyülemeyi başardı. Bununla birlikte yeni sezonun orijinalin büyüsünü tekrar yakalayıp yakalayamayacağı ise henüz belli değil.

Dizi, ucuz numaralardan ve ani sürprizlerden kaçınması ve bunun yerine kademeli gelişime odaklanmasıyla bilinir. Steve’in, kötü bir lise sporcusu olarak başlayıp daha sonra karmaşık, sempatik bir karaktere dönüşüp ilzeyicilerin favorisi haline gelmesi buna bir örnektir.

Ancak ne yazık ki bu yaklaşım dizinin hikaye anlatımına her zaman yardımcı olmadı, merkezi karakterler genişleyen yeni yüzler listesi yerine dizide kenara çekildi. Sonuç olarak üçüncü sezonda Will gibi ana karakterler büyük ölçüde göz ardı edildi. Bazıları, Stranger Things’in her sezonun yeni bir tehdit ve farklı karakterlere sahip olacağı bir antoloji formatı ile daha etkili olabileceğini bile öne sürdü, ancak bu muhtemelen izleyiciler arasında istenmeyen bir seçim olurdu.

Tüm bunlar dizinin ışıltısını kaybettiği anlamına gelmiyor. Görüntülenme rakamlarının gösterdiği gibi, Stranger Things’te daha sonra ne olacağını görmek için istekli olan sadık bir hayran kitlesine sahip. Kısacası dizi, en kötü durumda bile genel olarak kalite anlayışı barındıran bir süreçten geçiyor.